Her
ay farklı evlere konuk olabileceğiniz bir yer İstanbul’un Taksim’i. Bu ay
sizleri 3 ayrı sergiye taşıyorum.
1. 1. Beyoğlu
Festivali/ 18 Mayıs- 30 Kasım 2017
Taksim
Meydanda kurulmuş bu esintide nostalji kokuları alıyorsunuz. Elbette sanattan
ziyade ticari yatırım daha üst planda. Lakin ücretler uygun sayılabilir. Barış
Manço, Vecihi, Türkan Şoray gibi kokulardan yanınıza birer tutam alabilirsiniz.
Sevenine kolyeler, yüzükler; tablolar vs. Girişinde küçük tatlı krep arabasına
rastlıyorsunuz. Fiyatı da 10 tl, denenebilir. Benim vaktim olmadı. Canlı müziğe
denk gelebiliyorsunuz ya da nostaljik parçaları kayıttan çalıyorlar. Hoş bir
ortamı var. Klasik Beyoğlu Festivallerinden. Keşfedilebilir. Birer Keşifer
olmak isterseniz, devam edelim… J
İçeri
adım attığınızda sizi Nostaljik Tramvay karşılıyor. Uzun süren yokluğunda iyi
geliyor bu karşılaşma elbette. Artık bitirseler ne iyi olur değil mi? Hayli
zaman geçti, geri verin caddemizi.
2 2. Çağdaş Sanat Sergisi/ Zihinsel
Engellilerle- Ücretsiz, 1-27 Ekim, 1-27 Ocak
İstiklal
caddesinin başında Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi’nde sunulan bu eserleri
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi sergiliyor. Eserlerin yapımında İstanbul Büyük
Şehir Belediyesi tarafından hizmet verilen kurumlarda eğitim gören zihinsel
engelli öğrencilerin emekleri var. Her eser kendi içinde bir mesaj
barındırıyor.
Sizi
karşılayan ilk eser Kaplumbağa Terbiyecisi’nden esinlenerek sergilenmiş. Eserin
adı “ (Öz)gür Adımlar, kaplumbağaların yavaş ve çekingen varlıklar olduğu ama
Tavşan ve Kaplumbağa hikayesinde olduğu gibi kaplumbağaların da kazanabileceği
olgusu türetilmiş olabilir. Eserin amacı eğitimin herkesin hakkı olduğu ve
engelli bireylerin de eğitim hakkının korunması gerektiği.
Mesela bu eser “Bakmamak, görmemek,
duymamak, duyarsızlaşmak” adlı altında gazete küpürlerinden yapılmış ve bütün
olarak bakıldığında başını eğmiş bir köpek sergileniyor. Köpek kimden
beslenirse ona sadıktır, onun köpeği olur. Bizim aklımıza hemen Medya Köpekleri
geldi…
Eserin adı “Yansıma”. Bu çalışmada
ampul biriktirme takıntısı olan kurum öğrencisinin getirdiği ampuller
kullanılmış. Diğer eserlerde de olduğu gibi ortak çalışılan bu ampul ağacında
ince motor hareketlerinin gelişimi amaçlı ampuller çeşitli renklere boyanmış ve
içlerine kendi el yazılarıyla saklanan hayaller konulmuştur. Ziyaretçilerinde
kendilerinden bir parça koyabilecekleri bu alan özellikle oluşturulmuş.
Sergide büyük bir okyanus içindeki
balıklar gibi insanlığında çeşitli tür ve şekillerde olduğu mesajı veriliyor,
diyebiliriz. Balıklara yerleştirilmiş ünlü, başarılı ve engelli bireyler Özgün
Yaşamın izlerini taşıyor.
Sergide 15 Temmuz konulu eserler de
var. Kutulardan yapılan tanklar ve İstanbul sizi bekliyor.
Sergi tünel misali karanlık bir
koridorla son buluyor. Bu koridor 7 Uyular’ı temsil ediyor. 7 İnsan ve 1
köpekten oluşan bu eser için atık gazeteler kullanılmış. Hikayeden esinlenerek
sergilenen bu çalışma, engellileri 7 Uyurlar gibi mağaranın önünü kapatarak
(görmezden gelerek) yok saymayacağımızı göstermeyi hedefliyor. İçinde daha pek
çok eser barındıran bu sergi tünelin sonundaki aydınlığa çıkan bir
farkındalıkla son buluyor.
Sonunda duygu ve düşüncelerinizi
aktarabileceğiniz bir defter de mevcut. Mutlaka görmeniz gereken bu sergi 1-27
ekim arası ziyarete açıkken 1-27 Ocak arası da eserlerini sergilemeye devam
edecek. Duygularınızın kendini belli edeceği, yaratıcı eserler karşısında
aklınızın da sınırlarını zorlayacağınız bu sergi aynı zamanda sosyal sorumluluk
projeleri kapsamında değerlendirilebilecek anlamlı bir sesleniş içermekte. 850
öğrencinin emeği olan bu sergiyi Gezin, görün, keşfedin… J
ULAŞIM
Taksim-Hacıosman
metro hattı,
Bulunduğunuz
semtten Taksim’e gelen tüm otobüsler J
İstiklal
caddesinin girişinde, yukarıda gösterilen fotoğraftaki binada sergiyi ziyaret
edebilirsiniz.
3. 3. Çatalhöyük
Sergisi/ ANAMED- Ücretsiz / 21.06.17- 14.01.2018
Pazartesi-
Cumartesi: 10.00- 18.30
Pazar:
12.00-18.30
İlk
sergimizden çıkıp Şişhane’ye yürümeye başlıyoruz. Şu sıralar bakım zamanlarını
atlatmış İstiklal de yürümek ayrı keyif veriyor. Anamed’e geldiğinizde sergiye
ulaşmış oluyorsunuz. Ve Keşifer yolculuğu başlıyor.
Bir
Kazı Öyküsü/ Çatalhöyük. İlk yerleşim yerlerinden birisi olma özeliği hem de
bunca zamandır devam eden kazı çalışmalarıyla tarihe damgasını vurmuş bir
öykünün sergilenişi. Son zamanlarda en çok eğlendiğim hem yorulmadan hem de
yeterince içselleştirebildiğim kısa bir sergi. Rahmi Koç müzelerinden herhangi
birini gezdiyseniz bir Koç esintisi hissediyorsunuz. Sergide
sizi kazı çalışmalarında kullanılan malzemeler ve kazı çalışmasının özü,
gereklilikleri karşılıyor.
Arkeoloji, sonundaki ekten de
anlaşılabileceği gibi bir bilim dalı. Hipotez kurulması gibi kazı çalışmalarına
da başlamadan önce daha önce bulgulanmış kaynaklar taranır, incelenir ve kazı
yapılacak yer hakkında yorumlarda bulunulur. Kazı itibariyle bu yorumların bir
cevabı olmalı, yorumlar bulgulara göre şekillenmelidir. Anlık yorumlamalar da
çok değerlidir zira kazı anı tekrarlanamaz. Laboratuvarlar kazı alanındadır.
Böylelikle bilimsel geri bildirimler ve anlık yorumlar hızlı bir şekilde devam
eder. Bulunan bir çanak akabinde laboratuvarda deneysel yöntemler eşliğinde
incelenir ve bilimsel geri bildirim sunularak bulunacak diğer parçalar için
güncel verilerle daha sağlam yorumlu adımlar atılır. Olağanüstü değil mi? Bu
sergiden sonra arkeolojiye olan ilgimi fark ettim. Gerçi bütün “loji”lere
meraklıyım hani ama bakalım daha neler keşfedebileceğiz.
Çatalhöyük’ün
özelliklerini inceleyebileceğiniz büyük bir ekranla devam ediyorsunuz. Yanlarda
bulunan butonlara basarak butonlarda yer alan başlıkların yazılarını ekranda
görebiliyor ve Çatalhöyük’ü keşfetmeye başlıyorsunuz.
Ian
Hodder başkanlığında yönetilen Çatalhöyük kazı çalışması içinde barındığı
gizemleri Hodder eşliğinde size geri sunuyor. Sergide karşısına koltuğa
oturabileceğiniz Hodder, kumandada yer alan soruları Türkçe ve İngilizce
seçenekler halinde cevaplandırıyor. “Çatalhöyük ilk yerleşim yeri mi” sorusunu
sorabiliyor ve Hayır cevabını alabiliyorsunuz, mesela J
“Bulut
Kütüphanesi” serginin bir diğer özelliği. Magnetik bulguları dijital
kütüphaneye okuttuğunuz zaman o bulguyla ilgili bilgiler ekrana geliyor.
Kemikten
kolyeler, insan yüzü şeklinde tasarlanan çanaklar, taşlar, aletler… neler,
neler J
İnsan yüzü çanakların bilerek kırıldığı ve zıt yönlerdeki çöp kutularına
atıldıkları tahmin ediliyor fakat nedeni bilinmiyor. Bulut
Kütüphanesinin arkasında arkeolojide kullanılan yöntemler sergileniyor.
Mikroskop masaları, büyüteçler, fırçalar, silgiler, kalemler, not kağıtları…
Masaların başına oturabiliyorsunuz fakat eşyalar sabit yerinden kıpırdamıyor.
Büyüteç ve mikroskoptan da bakabiliyorsunuz fakat onların da ayarları sabit.
Yine de daha yakından bakma şansına erişmiş oluyorsunuz.
Son
durak: Sanal Gerçeklik. Sanal Gerçeklik Gölüğüyle Çatalhöyük’teki yaşama
merhaba deme şansınız var! Muhteşem bir deneyim. Devasa bir tur olmasa da
Çatalhöyük’teki yaşantıyı simgeleyen bir ev ve gereçler dizayn edilmiş ve
istediğiniz zaman elinizdeki kumandaya bastığınızda ayrıntıları
okuyabiliyorsunuz. Yaklaştığınız nesnenin üzerindeki uyarı kırmızı renk
olduğunda kumandanın düğmesine basmanız yeterli. Evin içini tamamladıktan sonra
çatıya çıkıyorsunuz. O devirlerde herkes çatılarda yaşarmış, çatılarda yürür,
çatılarda koştururlarmış çocuklar. Manzara beni büyüledi sizi de
etkileyecektir. Çatıdan baktığınızda kocaman çukurlar görüyorsunuz. Bu
çukurların çöp çukurları olduğu söyleniyor. Devre göre düşünüldüğünde daha
doğal atıklar toprağa bırakılıyor ve doğaya yeniden karışıyor. Baya etkili bir
yöntem değil mi?
Bu
güzel serginin verdiği hoş deneyimden sonra Çatalhöyük kazısıyla ilgili 500’den
fazla kaynak olduğunu ve sergiyle aynı binada sizi beklediğini öğreniyorsunuz.
Ee arkeoloji meraklıları ne duruyoruz, kütüphaneye !! J
ULAŞIM
İstiklal’in
Taksim’inden Şişhane istikametine yürüyün, yürüyün, yürüyün J
İstiklal
Cad. Merkez Han No:181 Beyoğlu/ İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder