Müzenin kapısından içeri
girildiğinde ne hisseder insan? Heyecanlanır, meraklanır mı? Yoksa bir görev
bilinciyle mi dolaşmak ister müzenin koridorlarını? Her deneyiminde yine de bir
keşfetme yolcuğu değil midir adımları? Bilhassa kendi kültürünü, geçmişini, şu
anı ve geleceğini…
Kendi kültürlerini tanımak isteyen
ülke vatandaşlarından dahi giriş ücreti bir yana bir de rehber ücretleri
alınıyor. Sadece Topkapı müzesine giriş 35 lira, ki artmış olabilir, üstelik
tekrar sesli rehber ücreti ödenmeli. Müzekart imdada yetişiyor diyoruz bir
yerde fakat sesli ya da asil rehberler hala cepleri yakan türden. Öğrencidir
diye müzekart veriliyor şahane her müzede tekrar sesli rehber fiyatlandırması
karşınıza çıkıyor. Yerebatan Sarnıcı’na giriş öğrenci 5 lira, sesli rehber 15
lira. Hani öğrenciydim. Müzekartla Göreme Açık Hava Müzesi’ne giriş
yapabiliyorsunuz, şahane, fakat yine sesli rehber. Zaten açık hava müzesi,
yürüyerek okuyarak keşfederiz de demeyin zira biz denedik avcumuzu yaladık.
Çatısına girdiğiniz yerin adından başka bir bilgi içermiyor müze içerisine.
Gizlice rehber gruplarını dinlemeye çalıştığınızda da ücretini ödemeyenler
dinlemesin diye azar işitiyorsunuz ( bknz: ben ). Öğrenmek, keşfetmek, kendi
kültürünü, yabancı kültürleri, geçmişini, geleceğini tatmak isteyen bireyler
önce cebini yakmalı. Asgari ücreti esas alarak düzenlenemez mi bu ücretler
mesela. Dört kişilik bir ailenin müze masrafını düşünün. Zaten geçinemiyor o
ayrı da iyice eve kapansın, bilimden, tarihten, felsefeden, sanattan ve işten
geriye kalan her şeyden uzak kalsın. Böyle olmak zorunda değil elbet. Mesela
Ankara’daki Ulucanlar Müzesi giriş öğrenci 2 lira, tam 5 lira. Sesli rehber de
ikisinin arasında. Kar etme düşüncesi olmadığı zaman ve müzenin sergilenişi
çıkara da hizmet edebiliyorsa fiyatlar düşük tutabiliyor demek ki.
Bir başka yol ülke vatandaşlarına
indirimli tarife uygulamak. Evet müzeler aynı zamanda turizm kaynağı kimse
aksini söylemiyor lakin o topraklara hizmet eden bireylerin o topraklarda yer
alan kültür miraslarını keşfetmeye, öğrenmeye hakkı da olmalı ve bu kapitalist
rejim altında boş zaman kavramını değerlendirmeyi unutan emekçilere keşfetmenin
kapıları aralanmalı. Makedonya’da çifte tarife ile karşılaşmıştık mesela. Çarpı
iki fiyat turiste, turizm kaynağı için, indirimli fiyat ülke vatandaşına
keşfetmesi için. Kur farkları ve turizm gelir kaynağı göz önüne alındığında
insan bir nebze hak verebiliyor elbet ama keşke her müze keşfetmek isteyen
herkes için kapılarını açık tutsa ve cepleri yakmasa…
Dünyayı değiştiren ırk olarak (
insan ırkı ) bu değişimin nasıl gerçekleştiğini görmeyi, nereye gideceğini
tahmin etmeyi hak etmiyor muyuz?
Kesfeden.kim
eğer siz de birer Keşifer iseniz takipte kalın!! Yazılarınızı,
fotoğraflarınızı gönderebilirsiniz. kesfedenkim@gmail.com